İstev 88
  • 2012-05-18

İstanbul Mevlevihaneleri ve Bahariye Mevlevihanesi

17 Mayıs 2012 tarihli Konferansımızın Ardından...
'İstanbul Mevlevihaneleri ve Bahariye Mevlevihanesi'
Prof.Dr. M.Baha Tanman

Mayıs ayı toplantılarımızın ikincisi yine güzel bir katılımla gerçekleşti. 

Programımız, İlim Sanat Tarih ve Edebiyat Vakfı Başkanı Sayın Gül Zülfikâr Hanımefendinin açılış konuşması ve Prof.Dr. M. Baha Tanman'ı takdimi ile başladı. 

Prof. Dr. M. Baha Tanman 'İstanbul'daki Mevlevîhânelerin Dağılımı ve Bahariye Mevlevîhânesi' konulu konferansında katılımcılara kendine has akıcı üslubu ile, dönemin mevlevihanelerinin konumunu, harita üzerinde göstererek, Mevlevîhânelerin tarihçelerini de sohbetine katarak, derin bilgilerini dinleyicilere aktardı. 

İlk olarak asıl adı Kulekapısı olan Galata Mevlevîhânesini, sosyokültürel yaşantısını, fotoğraflar ve mimari çizimler eşliğinde anlattı. Kentin belleğinden gitgide silinen Kasımpaşa Mevlevîhânesini anlatırken bazı özel kelimelerin, (Hamuşan, Muvakkithane, Çağırkuşteh, Dedegan ve Kalenderhane gibi) anlamlarına değindi. Özel arşivinden derlediği fotoğraf kareleriyle anlatımına güç katan Prof. Tanman bu karelerle salondakileri, şehri tanımak, konumlarını bulmak adına hayal gücünü yoran bir yolculuğa çıkardı. Bu konferansta konuklarımız o dönemin tarikat amblemlerini, orijinal tuğralarını, tavan bezemelerini, üzerinde kudüm, bendir, ney, keman süslemeleri olan dergâh armalarını, tekke tavanlarını görme fırsatı buldular. 

Üsküdar Mevlevîhânesini, yapısının Kubbetüssahra ile olan benzerliğini anlatarak konuşmasına devam eden Prof. Baha Tanman bu dergâhın daha ziyade seyyah dervişlerin konakladığı kalenderhane işlevi gördüğünü belirtti. 

Son olarak Beşiktaş Mevlevîhânesinin bilgilerini katılımcılarla paylaşan Prof. Tanman, Çırağan Sarayının yapılmasıyla Fındıklı'ya, oradan Maçka'ya, en son olarak Eyüp Bahariye'ye inşa edilen dergâhın, ayakta kalma serüveni dinleyiciler tarafından ilgi ile karşılandı. O an içinde bulundukları mekânı, mekânın ustası ve emektarı bir akademisyenin dilinden dinlemenin ve bu güzel tekkede postnişlik yapmış şeyh efendilerin, dedelerin fotoğraflarını görmenin, hatıralarına ulaşmanın ayrıcalığını yaşadılar. 

Misafirlerimiz, nüktedan üslubuyla Prof. Dr M. Baha Tanman'ın, yalıları ve yazlık bahçeli evleri ile, bir kıyıdan diğer bir tepeye karşılıklı uşşak makamında meşkler armağan edilen tekkeleriyle, hem Bahariye'yi, hem de çamurundan hammadde oluşturulan tuğla ve kiremit imalathanesini, iplik fabrikasını ve sandalda kürek çeken hanımefendileri ile Haliç'i, geçmişten karelerin içinde tekrar yaşamış oldular. 

Zamanın nasıl geçtiğini ve sohbetin nasıl bittiğini anlamayan davetlileri hoş bir sürpriz bekliyordu. Dışarıda çorba ikramı olduğunu söyleyen Vakfımızın Başkanı Gül Zülfikar Hanım, mimari, musıki ve mutfak olan medeniyet ayaklarından yemek kültürümüzün de 'istev' tarafından canlı tutulacağını, 'tekkeyi bekleyen çorbayı içer ' sözünün uygulamasını yaparak dinleyicilerimizi çorba ikramı için bahçeye davet etti. Bitlis yöresine ait 'turşu aşı' herkesten tam puan aldı. Güzel bir akşam sohbeti, değerli bilgiler ve yeni tanışmalara vesile olan konferansımız 23 mayıs çarşamba akşamı buluşmak üzere sona erdi.

  • Paylaş: